
Beş on adım atınca önde açılan bir alanın ucunda ağaçlarla çevrelenmiş bir yamacın yükselişini görüyoruz. Çok gitmedik. Sağa döndük ve evin arkasından girişine terasa çıktık. Bir sundurma var orada.
Buradan Kayaş’ı da kondularıyla gören yamacın ucuna çıktık. Aşağıya bakınca evin girişine yakın arkaplanı iyi bir görünüm verdi. Akşam güneşi buradan ağaçlara düşüyor. Biraz sonra bir tren sesi işitildi. Kırmızı bir katar geçti.
Ankara’dan kalkan Doğu Ekspresi de buradan geçer. Bir bağ evi. Arılarla bir dönem şenlenmiş bağ evini, hemen önünden geçen Doğu Ekspresi uyandırır her sabah, her akşam. "Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter," diyen romantik Yahya Kemal Beyatlı gibi...
Değerli İzleyici,
Belli ki burayı seçen kişi de bu tren sesleri ile uyumayı ve uyanmayı severdi. Olası ki Doğu ekspresi geriye dönük bir yaşam çağrışımı idi onun için. Eve bakan yamaca çıkınca hem treni daha iyi görürsünüz hem de evi ve evi boylu boyunca kaplayan ağaçları ve yeşilliği izlersiniz. Bir ev evet!
Bu ev, kaç yıl tren sesi ile özlem oldu burada yaşayan için? Her yaz, her hafta sonu buraya gelen bir insan, bu tren sesi ile uyandı sabahları ve emekli olunca Doğu Ekspresi'nde Sarıkamış’a giderken buldu kendisini. Neden böyle diye sormayın!
Şimdi; 'ondan geriye ne kaldı,' diye sessizce sorabilirsiniz?

Fakat en üst sağ köşede 12 yaşında görülen Cemalettin Bey'le söyleşi yapamadık! Bir üstte ise 1960'dan bugüne ve bizlere bakan bir fotoğraf var. Cemalettin Bey yerde.
Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez, Ankara, Kayaş, Mayıs 2010